2 Meşrutiyet Hangi Olayla Başladı ?

Onur

New member
**II. Meşrutiyetin Başlangıcı: 1908 Devrimi ve Sonrası**

II. Meşrutiyet, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme sürecinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu dönüm noktası, sadece Osmanlı'nın iç yapısını etkilemekle kalmamış, aynı zamanda dünya siyasetini de derinden etkilemiştir. II. Meşrutiyet, 23 Temmuz 1908 tarihinde gerçekleşen bir olayla başlamıştır: **İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin baskısı ve Sultan II. Abdülhamid'in anayasal düzeni tekrar ilan etmesi**. Peki, bu önemli gelişme nasıl gerçekleşti? II. Meşrutiyet hangi olayla başladı ve ardından ne gibi etkiler yarattı?

### II. Meşrutiyetin Başlangıç Olayı: 1908 Devrimi

II. Meşrutiyet'in başlangıcı, Osmanlı'daki anayasal düzenin tekrar kurulmasını sağlayan bir devrimle başlamıştır. Bu devrim, 23 Temmuz 1908'de gerçekleşmiş ve Osmanlı'da 34 yıllık bir mutlak monarşiyi sona erdirmiştir. Sultan II. Abdülhamid'in, 1876'da ilan edilen birinci meşrutiyetin ardından anayasa ve parlamentoyu kaldırarak mutlak yönetim kurmasına rağmen, özellikle 1908 yılında gelişen iç ve dış baskılar neticesinde anayasal düzen yeniden hayata geçirilmiştir.

II. Meşrutiyet'in ilan edilmesinde en önemli rolü oynayan faktörlerden biri, **İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin** faaliyetleridir. Bu cemiyet, Osmanlı İmparatorluğu’nu modernize etmek amacıyla faaliyet gösteriyor ve II. Abdülhamid'in mutlak yönetimine karşı bir muhalefet oluşturuyordu. Cemiyet, geniş halk desteğiyle birlikte askeri birlikler üzerinden baskı yaparak II. Abdülhamid'i anayasal yönetimi tekrar kurmaya zorlamıştır.

### II. Meşrutiyet'in İlanı ve Sonuçları

23 Temmuz 1908'de ilan edilen II. Meşrutiyet, Sultan II. Abdülhamid’in anayasa ve meclisi yeniden açmasını sağlamıştır. Bu durum, hem Osmanlı'da hem de dünyada büyük yankılar uyandırmıştır. Osmanlı toplumunda anayasal düzenin yeniden sağlanması, özellikle Batılı devletlerle olan ilişkilerde Osmanlı'nın prestijini artırmış; ancak aynı zamanda imparatorluğun içindeki etnik ve dini çeşitliliği de daha belirgin hale getirmiştir. Bu, hem Osmanlı'daki milliyetçi hareketleri güçlendirmiş hem de İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yönetimdeki rolünü pekiştirmiştir.

II. Meşrutiyet'in ilanı, aynı zamanda Osmanlı'daki toplumsal yapı üzerinde de derin etkiler bırakmıştır. Meclis-i Mebusan’ın yeniden toplanması, halkın temsil hakkı kazandığı bir dönemi işaret etmiştir. Ancak, bu dönemde de tam anlamıyla bir demokrasiye geçiş sağlanamamış, monarşinin hala güçlü etkileri devam etmiştir.

### II. Meşrutiyet’i Başlatan Etkenler ve Ortam

II. Meşrutiyet’i başlatan ortam, Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarındaki zor durumu ile şekillenmiştir. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu, içten ve dıştan büyük baskılarla karşı karşıya kalmış, ekonomik ve siyasi çöküş yaşamıştır. II. Abdülhamid'in **panislamizm** ve **mutlakiyet** politikaları, özellikle Batılı devletler tarafından hoş karşılanmamış, imparatorluğun içindeki farklı halklar arasında gerilimler artmıştır.

Birinci Meşrutiyet (1876-1878) sonrası anayasa ve parlamento uzun süre yürürlükte kalmamış ve II. Abdülhamid yönetimi, Osmanlı İmparatorluğu'nu daha otoriter bir şekilde yönetmiştir. Ancak, dışarıdan gelen baskılar ve içteki devrimci hareketler, özellikle İttihat ve Terakki'nin etkisiyle, anayasal düzenin yeniden sağlanması talebini güçlendirmiştir.

### İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Rolü

II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinde en önemli aktörlerden biri, **İttihat ve Terakki Cemiyeti** olmuştur. Bu cemiyet, Osmanlı’daki reform yanlısı, özellikle de askeri ve sivil bürokrasiden oluşan bir grup tarafından kurulmuştu. Cemiyetin ideolojisi, Osmanlı'nın modernleşmesi ve Batı standartlarına ulaşması üzerine odaklanmıştı. İttihat ve Terakki, yalnızca iç reformlarla değil, aynı zamanda Osmanlı'daki farklı etnik grupların daha fazla hak talep etmesi ile de ilgilenmişti. Cemiyet, ordudan aldığı güçle birlikte sultanı zorlayarak 23 Temmuz 1908'de meşrutiyetin yeniden ilan edilmesini sağladı.

### II. Meşrutiyet'in Getirdiği Yenilikler

II. Meşrutiyet, sadece anayasanın yeniden yürürlüğe girmesiyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda Osmanlı'da pek çok önemli yeniliği beraberinde getirmiştir. Bu dönemde, Osmanlı'daki **özgürlükçü hareketler**, basın ve ifade özgürlüğü, siyasi parti faaliyetleri ve diğer demokratik haklar yeniden gündeme gelmiştir. Fakat, her ne kadar anayasa yeniden kabul edilse de, uygulamalarda bir takım kısıtlamalar ve bozukluklar devam etmiştir.

II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu'nda **çok partili hayata** geçiş süreci de hızlanmıştır. Ancak, hükümetin İttihat ve Terakki tarafından tek başına yönetilmesi, siyasi istikrarsızlıkların ve toplumsal huzursuzlukların devam etmesine yol açmıştır.

### II. Meşrutiyet'in Sonraki Dönemleri ve İttihat ve Terakki’nin Gücü

II. Meşrutiyet sonrası dönemde, **İttihat ve Terakki Cemiyeti**, Osmanlı'daki en güçlü siyasi yapı haline gelmiştir. Cemiyet, yalnızca yönetimi elinde bulundurmakla kalmamış, aynı zamanda Osmanlı içindeki etnik azınlıklar ve bölgesel yönetimlerle de ciddi bir şekilde ilgilenmiştir. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra, Osmanlı'da yaşanan ilk büyük krizler, bu siyasi hareketin güç kazandığını ve aynı zamanda iç siyasette de belirgin bir ayrışmaya yol açtığını göstermektedir. Ayrıca, Batı ülkeleriyle yapılan dış politika hamleleri, Osmanlı'nın geleceği açısından kritik bir önem taşımıştır.

### II. Meşrutiyet'in Uzun Vadeli Etkileri

II. Meşrutiyet'in etkileri, sadece Osmanlı İmparatorluğu’nda değil, dünya tarihi açısından da büyük önem taşımaktadır. Bu dönemde başlayan reform hareketleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemindeki **milliyetçilik akımlarını** güçlendirmiş ve bu da sonunda Osmanlı'nın çöküşüne yol açan faktörlerden biri olmuştur. II. Meşrutiyet, hem iç siyasette hem de dış siyasette büyük değişimlere yol açan bir dönemin başlangıcıdır.

Sonuç olarak, II. Meşrutiyet’in ilanı, sadece bir anayasal değişimin ötesinde bir süreçtir. Bu dönemdeki gelişmeler, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı bir aşamadır. Bu süreç, hem modernleşme hem de toplumsal dönüşüm açısından çok önemli bir dönüm noktasıdır.