Sağduyu nasıl yazılır 2024 ?

Ela

New member
“Sağduyu” Nasıl Yazılır? 2024’ün Hikâyesi

Selam dostlar,

Bugün sizlerle sadece bir dil meselesinden değil, bir insanlık hikâyesinden bahsetmek istiyorum. “Sağduyu” kelimesi, Türkçenin sade ama derin köklerinden biridir; ama farkında mısınız, bu kelime 2024’te artık yalnızca yazım kılavuzlarının konusu değil, toplumun kalbinde yankılanan bir çağrıdır.

Peki “sağduyu” nasıl yazılır? Belki TDK’ya göre basit bir kelimedir, ama hayatın içindeki anlamı çok daha karmaşık, çok daha duygusaldır.

İzin verin size, bu kelimenin harflerle değil, insanlarla yazıldığı bir hikâye anlatayım.

---

Bir Kasabanın Hikâyesi: Yazım Hatası Gibi Başlayan Bir Tartışma

Bir zamanlar, Anadolu’nun sade ama derin bir kasabasında iki kişi yaşardı: Selim ve Elif.

Selim, kasabanın tamircisiydi. Her soruna bir çözümü vardı; pratik, hızlı, stratejik düşünürdü.

Elif ise kasabanın kütüphanecisiydi. İnsanları dinler, anlamaya çalışır, kelimelerin kalbinde bir yer bulurdu.

Bir gün kasabanın meydanında bir tabela dikildi:

> “SAG DUYU İLE HAREKET EDİN!”

Kasabalılar durup baktı. Kimisi “Ne var bunda?” dedi, kimisi “Yanlış yazılmış!” diye homurdandı.

Elif kaşlarını çattı. “Sağduyu ayrı yazılmaz,” dedi. “Bir bütündür o; akıl ile kalbin birleştiği yerdir.”

Selim güldü: “Aman Elif, tabeladaki boşluk kimsenin canını yakmaz. Önemli olan o kelimenin yaşanması, yazılması değil.”

O an aralarında başlayan o küçük tartışma, kasabanın bütün sokaklarına yayıldı.

Bir taraf “kurala uyalım” diyordu, diğer taraf “önemli olan anlam” diyordu.

Ama kimse fark etmedi; asıl mesele “sağduyu”nun nasıl yazıldığı değil, nasıl kaybolduğuydu.

---

Selim’in Mantığı: Düzeni Kurtarmak

Selim, her şeyi mantıkla çözmeye alışmıştı. Ona göre her sorun, yeterince plan yapılırsa aşılırdı.

Tabelayı yanlış yazan çırakla konuştu, yetkililere dilekçe yazdı, “Bu işin bir sistematiği olmalı,” dedi.

Ona göre “sağduyu” da bir sistem işiydi — doğru zamanda doğru kararı vermek.

Ama o akşam evine dönerken, yaşlı komşusu Meryem Teyze’yi bankta otururken buldu. Kadın elinde aynı tabelayı gösteriyor, sessizce gülümsüyordu.

“Evladım,” dedi, “O kelime ayrı yazılsa da, birleşik de yazılsa, önemli olan o kelimeyi insanların kalbine yazmak. Biz artık konuşmadan, dinlemeden hüküm veriyoruz. Sağduyu işte orada kayboluyor.”

Selim bir anda sustu. İlk kez bir kelimenin teknik doğruluğundan çok, duygusal anlamı üzerine düşündü.

Belki de sağduyu, yalnızca bir kuralı bilmek değil, ne zaman susulacağını ve ne zaman sarılacağını bilmekti.

---

Elif’in Empatisi: Kalpleri Onarmak

Ertesi gün Elif, kütüphanede çocuklara Türkçe dersi verirken, tahtaya büyük harflerle “SAĞDUYU” yazdı.

“Çocuklar,” dedi, “Bu kelime birleşik yazılır, çünkü akıl ile kalp ayrı duramaz.”

Ama sonra sustu.

Gözleri pencereden dışarı baktı — kasaba meydanında, insanlar hâlâ tabelayı tartışıyordu.

Birden çocuklara döndü ve sordu:

“Peki sizce, sağduyu sadece doğruyu bilmek midir, yoksa birbirimizi anlamak mıdır?”

Küçük bir kız el kaldırdı:

“Bence sağduyu, kavga etmeyip konuşmaktır.”

Bir çocuk daha ekledi:

“Bence sağduyu, başkasının neden öyle düşündüğünü sormaktır.”

Elif o an fark etti: “Sağduyu” kelimesinin en doğru yazılışı, aslında çocukların kalbindeydi.

Kurallarla değil, merhametle yazılmıştı.

---

Kasabanın Aynası: Farklı Zihinler, Ortak Vicdan

Bir hafta sonra Selim ve Elif kasabanın meydanında bir toplantı düzenledi. Herkes geldi.

Selim elinde cetveller, notlar; Elif elinde kitaplar ve hikâyelerle...

Selim konuşmaya başladı:

“Arkadaşlar, evet, tabelamız yanlış yazılmış olabilir. Ama biz bu kadar küçük bir hatadan büyük bir tartışma çıkardık. Bunu neden yaptık?”

Elif söz aldı:

“Çünkü artık birbirimizi dinlemiyoruz. Herkes haklı, kimse anlamaya çalışmıyor. Sağduyu, dildeki bir birleşme değil, insanlar arasındaki köprüdür.”

Kasaba sustu.

Bir anda, herkesin kendi iç sesi yankılandı.

Bir adam sessizce “Ben oğluma bağırdım bugün, oysa beni sadece anlamak istemişti,” dedi.

Bir kadın “Ben eşimi dinlemeden kızdım,” diye fısıldadı.

O anda tabeladaki kelimeye kimse bakmadı. Çünkü herkes anladı:

Sağduyu, ayrı yazılsa da birleşik yaşanmalıydı.

---

2024’te Sağduyu: Dijital Gürültüde Sessiz Bir Kelime

Günümüzde, sosyal medya tartışmalarından günlük politikaya kadar her şey “ben haklıyım” sesleriyle dolu.

Ama belki de 2024’te en çok ihtiyacımız olan şey, bir adım geri çekilmek.

Sağduyu, sadece “nasıl yazılır” sorusuna cevap değil; “nasıl yaşanır” sorusunun anahtarı.

Bir tweet atmadan önce düşünmek, bir yorumu yapmadan önce karşındakini anlamaya çalışmak, bir tartışmayı kazanmaktan çok bir dostluğu korumak… işte 2024’te sağduyu böyle yazılır.

Erkeklerin stratejik aklıyla, kadınların empatik sezgisi birleştiğinde, toplumun vicdanı yeniden yazılır.

Çünkü sağduyu, bir cinsiyete ait değildir — o, insan olmanın ortak dilidir.

---

Son Söz ve Bir Davet: Siz Nasıl Yazarsınız Sağduyuyu?

Selim ve Elif’in hikâyesi küçük bir kasabada geçti belki ama hepimizin içinde o kasaba hâlâ yaşıyor.

Kimi zaman tartışmalarımızda, kimi zaman suskunluklarımızda…

Bir kelimenin doğru yazılışını bulmaya çalışırken, belki de onun doğru yaşanışını unuttuk.

Sevgili forumdaşlar,

Sizce “sağduyu” nasıl yazılır?

Kelimelerde mi, davranışlarda mı?

Birine kızmadan önce nefes almakta mı, yoksa onu anlamaya çalışmakta mı?

Yorumlarda sizin “sağduyu” hikâyenizi duymak isterim.

Belki hep birlikte, 2024’ün en güzel cümlesini yazarız:

“Sağduyu, ayrı yazılmaz; kalpler birleşince doğru okunur.”