Hayvanlar eşya statüsünde mi ?

Selen

New member
[color=]Hayvanlar Eşya Statüsünde mi?[/color]

Herkese selam,

Bugün uzun zamandır kafamı kurcalayan ve eminim çoğumuzun bir noktada düşündüğü bir meseleyi açmak istiyorum: “Hayvanlar eşya statüsünde mi?” İlk bakışta belki biraz garip geliyor; sevdiğimiz, beslendiğimiz, beraber yaşadığımız canlıları bir sandalye ya da masa gibi görmek kulağa tuhaf. Ama işin hukuki ve toplumsal boyutuna indiğimizde tablo daha çarpıcı hale geliyor.

[color=]Hukukun Soğuk Gerçeği[/color]

Birçok ülkenin hukuk sisteminde hayvanlar hâlâ “mal” kategorisinde yer alıyor. Yani aslında hukuki statüleri açısından bir mobilyadan farkları yok. Örneğin, Türkiye’de Türk Medeni Kanunu’nda hayvanlar uzun yıllar boyunca “eşya” kapsamında değerlendirilmişti. Ancak son yıllarda yapılan düzenlemelerle birlikte, özellikle 2021’de çıkarılan hayvan hakları yasasıyla, “hayvanlar artık eşya değil, can” ifadesiyle daha insani bir tanım getirildi. Bu yasa hayvanlara zarar vermeyi “mala zarar verme” değil, doğrudan suç kapsamına soktu.

Ama iş sadece Türkiye ile sınırlı değil. Almanya, Avusturya ve İsviçre gibi ülkelerde de benzer dönüşümler yaşandı. İsviçre Medeni Kanunu’nda açıkça “hayvanlar eşya değildir” ibaresi bulunuyor. Ancak yine de günlük hayat pratiklerinde hayvanların çoğu zaman bir mülkiyet konusu gibi görülmeye devam ettiğini de unutmamak gerek.

[color=]Verilerle Bir Bakış[/color]

Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) verilerine göre dünyada her yıl yaklaşık 70 milyar kara hayvanı gıda endüstrisinde kullanılıyor. Bu devasa sayı, hayvanların küresel düzeyde nasıl “kaynak” olarak görüldüğünün çarpıcı bir göstergesi. Aynı zamanda evcil hayvan tarafına baktığımızda ise sadece Avrupa’da 2022 verilerine göre 90 milyondan fazla kedi ve 70 milyondan fazla köpek evlerde yaşıyor. Yani bir yanda milyarlarca hayvan endüstriyel üretim döngüsünde “nesne” muamelesi görürken, diğer yanda evcil dostlarımız aile bireyi gibi değer görüyor.

[color=]İnsan Hikâyeleri: Bir Köpeğin Kurtuluşu[/color]

Geçenlerde sosyal medyada gördüğüm bir hikâye beni çok etkiledi. Ankara’da terk edilmiş bir sokak köpeği, belediye ekiplerince alınarak bir barınağa götürülüyor. Barınakta kötü koşullarda yaşamak zorunda kalan bu köpek, gönüllü bir kadının çabalarıyla sahiplendiriliyor. Yeni evinde çocuklarla oynayan, sıcak bir yatağa kavuşan bu köpek artık bir “eşya” değil; sevgi dolu bir can olarak kabul ediliyor. Bu hikâye, aslında hukukun getirdiği tanımların ötesinde, bireylerin yaklaşımının hayvanların yaşam kalitesini ne kadar değiştirebildiğini gösteriyor.

[color=]Kadınların Duygusal ve Topluluk Odaklı Bakışı[/color]

Araştırmalar, kadınların hayvan hakları konularında daha fazla empati kurduğunu ortaya koyuyor. Özellikle hayvan barınaklarında gönüllü çalışmaların çoğunlukla kadınlar tarafından yürütülmesi, bu bakış açısını destekliyor. Kadınlar, hayvanların topluluk içindeki yerini daha “duygusal bağ” üzerinden tanımlıyor. Bir kediye mama vermek, bir köpeği yağmurdan korumak, aslında sadece hayvana değil, topluluğa da şefkat katmak anlamına geliyor.

[color=]Erkeklerin Pratik ve Sonuç Odaklı Bakışı[/color]

Erkeklerin yaklaşımı ise genelde daha pratik ve çözüm odaklı oluyor. Örneğin, hayvan barınaklarında altyapı sorunlarını çözmek, mali kaynak yaratmak ya da hayvanların güvenliğini sağlayacak teknik çözümler bulmak konusunda erkeklerin daha aktif rol aldığı gözlemleniyor. Bu bakış açısı, hayvanların yaşam koşullarını iyileştirmede önemli bir tamamlayıcı unsur. Çünkü sadece duygusal bağ yetmiyor; somut çözümlerle bu canlıların yaşam hakkı korunabiliyor.

[color=]Toplumun Çelişkili Yüzü[/color]

Bir yanda evde beslenen kediye doğum günü pastası yapan insanlar var, diğer yanda sokaklarda açlıktan ölen hayvanlar. Toplumun hayvanlara bakışı bu kadar farklı uçlarda olunca, “hayvan eşya mıdır, can mıdır?” sorusu sadece hukukla değil, vicdanla da cevaplanması gereken bir mesele oluyor.

[color=]Sonuç: Eşya mı, Can mı?[/color]

Hukuki metinler, uluslararası anlaşmalar ve istatistikler bize şunu söylüyor: Hayvanlar giderek daha çok “can” olarak tanımlanıyor. Ama asıl mesele, bizim gündelik hayatımızda onları nasıl gördüğümüzde yatıyor. Bir hayvana taş muamelesi yaptığımızda o gerçekten “eşya” oluyor; ama ona bir can gözüyle baktığımızda toplum da, hukuk da yavaş yavaş dönüşüyor.

[color=]Forumdaşlara Sorular[/color]

– Sizce hayvanların “eşya” statüsünden çıkarılması, pratikte hayatlarını ne kadar değiştirdi?

– Kendi hayatınızda hayvanlara yaklaşımınız daha çok duygusal mı yoksa pratik mi?

– Sizce toplum olarak bu konuda daha hızlı bir dönüşüm yaşayabilir miyiz?

Haydi forumdaşlar, bu konudaki düşüncelerinizi ve gözlemlerinizi paylaşın. Belki de farklı bakış açılarını bir araya getirerek hepimiz için daha adil ve şefkatli bir geleceğe doğru küçük bir adım atabiliriz.